Ağrı her insanın hayatı boyunca şu veya bu şekilde karşısına çıkan bir sorundur. Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan rahatsızlık verici hayat kalitesini düşürücü bir duygudur. Aslında ağrı vücudumuzun bir tepkisi ve savunması olup bir uyarıcı görevi yapmaktadır. Ağrı duygusunun olmaması durumunda kendimizi korumamız mümkün olmayıp doku ve organlarımızda büyük zararlara yol açmamızın önüne geçen bir duygudur. Ağrı tedavisinde genel olarak güçlü etkili ve iltihabı kurutucu etkisi olmayan narkotik ağrı kesiciler ve steroid olmayan yapıya sahip ağrı kesiciler kullanılmaktadır. Ancak bu iki grubun dışında da ağrıya sebep olan hastalık etmenini tedavi ederek ağrıyı azaltan ilaçlarda bulunmaktadır (ör. iltihabı tedavi eden steroidler, kalp sıkışmaları, anjinal ataklarda kullanılan damar gevşeticileri vb).
Ağrı tedavisinde kullanılan ilaçlar birçok bakımdan önem arz etmektedir. Bu konuda en fazla bilgiye ve dikkate sahip olduğumuz grup narkotik ağrı kesicilerdir. Bu grup ilaçlar güçlü ağrı kesici etkileri bulunan ilaçlar olup, ameliyatlarda ve ileri kanser olgularına bağlı oluşan ağrılarda hayat kalitesini arttırmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu grup ilaçların güçlü bağımlılık yapıcı potansiyelleri olmaları nedeniyle özel reçeteyle (kırmızı reçete) kullanılmaktadır. Bu ilaçlarda en büyük sorun bağımlılık yapma potansiyelleridir. Bu ilaçların keyif arttırıcı etkileri nedeniyle kötüye kullanımı tüm dünyada önemli bir sorundur. Ancak bu grup ilaçlarla ilgili bir diğer sorun da bazı hekimlerin bu ilaçları yazmaktan çekinmeleri olabilmektedir. Örneğin ileri bir kanser vakasında hekim bu ilaçların bağımlılık yapıcı etkileri nedeniyle reçete etmekten çekinebilmektedir. Hasta şiddetli ağrılarla hayatını idame ettirmek durumunda olmakta hastanın hayat kalitesi daha da düşmekte, hastalığıyla savaşma azmi azalmakta ve psikolojik durumu kötüye gitmektedir. Kanser tedavisi esnasında çok şiddetli ağrılara neden olan hastalıklarda bu ilaçların bağımlılık yapıcı etkileri ilacın kötüye kullanılmasıyla oluşan bağımlılık yapıcı etkilerine kıyasla önemli ölçüde düşüktür.
Ağrı tedavisinde kullanılan ilaçlarla ilgili bir diğer problem de yanlış ilaç ve doz seçimidir. Bu konudaki en büyük sorun özellikle hastaların doktora veya eczacıya danışmadan ilaç kullanmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Birçok ülkede bu grup ilaçların bir bölümü reçetesiz satılan ilaçlar (OTC) statüsündedir. Bazı ülkelerde bu ilaçları eczane dışında market vs gibi yerlerden de temin etmek mümkündür. Bu durum esas olarak sağlık harcamalarını azaltmak amacıyla yapılıyor olsa da dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Örneğin aspirin kullanan ve midesinde ülseri olan bir hasta bu ilacı kullandığında mide kanaması riskiyle karşı karşıya kalabilir veya bu ilacın kanı sulandırıcı etkisi (pıhtılaşmayı önleyici etki) nedeniyle kanama riskinde artış olacağı bilinmelidir. Bu durum menstürasyon dönemindeki kadınlarda önemli olabilir. Yine aspirinin diyabeti olan hastalarda hipoglisemi yapma potansiyeli mevcuttur.
Dikkat edilmesi gereken bir başka örnekte bu grup ilaçların astımlı hastalarda kullanılmaması gerektiğinin bilinmesidir. Non steroidal anti inflamatuvar ilaçlardan aspirin astımlı hastalarda kontrendikedir. Bu ilaçlar astımlılarda dikkatle kullanılmalıdır. Pirazolon türevi ilaçlar olan metamizol sodyum (novalgin), propifenazon (aljil) ise kemik iliği depresyonu yaparak trobositopeni, aplastik anemi gibi kan tablosunu bozucu etkilerin olduğu aklıda tutulmalıdır.
Ağrılarda ilaç kullanımı ile ilgili bir diğer dikkat gerektiren husus ise ağrının yanlış değerlendirilip doğru ve etkili tedavinin uygulanamamasıdır. Örneğin baş, yüz ve çene ağrılarında tedaviyi yanlış branşta aramak gibi. Baş ağrılarının bir kısmında sebep, boyundaki kas spazmı olabilir. Beyne giden kan akımındaki değişiklikler, baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi sonuçlar ortaya çıkarabilir. Burada sebebi doğru tespit etmek son derece önemlidir. Ağrı kesicilerle tedavi edemeyeceğiniz bir durumda hastaya gereksiz ilaç verilmesi veya hastanın hekime veya eczacıya danışmadan ilaç alması hastanın ilaç etkileşimleri, yan etkiler, kontrendikasyonlar vb gibi risklere girmesine de neden olabilir. Bu gibi durumlarda sebebin tespit edilip ona yönelik tedavi uygulanması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken doğru teşhis ve en uygun tedavi şeklini belirlemek hastanın bilinçsiz ilaç almasının önüne geçmesini sağlamak toplumu bilgilendirmektir. Sonuçta ağrı kesicidir bir şey olmaz dememelidir. Bu grup ilaçlar, dikkatle kullanılmalıdır. Hastanın diğer hastalıkları, fiziksel durumu, yaş, cinsiyet, gebelik ve emzirme dönemi vb tüm faktörler akılda tutularak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte bu ilaçların doğru ve etkin kullanıldığında herhangi bir probleme yol açmayacağı tedavi edici, hayat kalitesini arttırıcı etkilerinin olduğu, hakkında yeterli bilgi ve bulgu olduğu, güvenilir oldukları da akılda tutulmalıdır.
Son yıllarda ülkemizde artan oranda, ilaçlar kimyasaldır ve zararlıdır, doğal ürünlere yönelelim yaklaşımı vardır. Bu yaklaşım doğru ve güvenilir değildir. Bir ilacın önce hayvanlarda sonra kontrollü çalışmalarla insanlarda denenmeden piyasaya çıkmadığı unutulmamalıdır. Örneğin yüksek ateşi olan bir hastada ağrı kesici ateş düşürücü bir ilaç vermekten kaçınmak ve yerine geleneksel yaklaşımları veya bitkisel preparatları tercih etmek iyi değerlendirilmelidir.
Osteoartrit nedeniyle şiddetli ağrılar çeken ve yürümekte zorlanan bir hastaya antienflamatuvar bir ilaçla uygun bir ağrı kesici verilmesi o hastanın yaşam kalitesini arttıracaktır. Burada önemli olan ilaçların yan etkilerinin veya kontrendikasyonlarının olup olmaması değil uygun hastaya ve hastalığa uygun ilaç seçimin başarıyla yapılmasıdır. Son yıllarda giderek artan sayıda hasta alternatif tıbba yönelebilmektedir. Bu konuda her ne kadar çok sayıda veri ortaya konsa da hekim ve eczacı tavsiyesi olmadan bu ürünlerin kullanımında dikkatli olunmalıdır. Bu tedavilerin esas tedavinin yerine geçmemesi gerektiği var olan tedaviye hekimin önerisiyle takviye olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca bu ürünlerin kimin ürettiği, arkasında bir bilim olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Örneğin bağışıklığı desteklemek ve ağrıları dindirmek amacıyla sıklıkla tercih edilen sarımsak birçok firma tarafından üretilip piyasaya sunulmaktadır. Ancak bu ürünlerle ilgili dikkatli olmak önemlidir. İçeriğinde gerçekten de yeterli miktarda ekstre olup olmadığı, miktar olarak önerilen etken madde ile ilgili herhangi bir çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Comments